Terörün hiç bir şekilde emeline ulaşamayacağını belirten İYİ Parti Kilis Belediye Başkan Adayı Yasin Topaloğlu yaptığı açıklamada;
“Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen hain saldırıda, iki gün içerisinde on iki askerimiz şehit oldu. Saldırı sonrasında bölgede operasyonlar başlatıldı, hava harekâtları düzenledi ve biliyoruz ki birçok terörist etkisiz hâle getirildi. Ne var ki bu, tam on iki eve ateş düştüğü gerçeğini değiştirmedi.
Ekran başında haberleri izlerken boğazımız düğümlenir, yine şehit haberlerini okurken elimizde tuttuğumuz gazetenin sayfalarına gözyaşlarımızın dökülmesine engel olamayız lakin yangını en iyi o ateşin içinde olanlar bilmektedir. On iki şehit, ateş düşen on iki ev… Buradaki “on iki”, şüphesiz ki bir sayıdan ibaret değildir. O “on iki” sayısının içinde gözü yaşlı anne-babalar, eşler, yetim kalan çocuklar, yitip giden hayaller ve umutlar vardır.
Bir şehit babası, sosyal medya hesabında: “Oğlum şehit oldu, ne mutlu bana...” yazmıştır. Yine bu acılı ailelerin ağızlarından dökülen ilk cümle, “vatan sağ olsun ”dur. Bu insanlara bu sözleri söyleten nedir? Bir baba, oğlunun ölümü ile nasıl mutlu olabilir? Elbette burada söz edilen, hüznün ve acının gölgesinde olan bir mutluluktur. Peki, nedir bu mutluluğun kaynağı? Şüphesiz ki milletimizin yüreğine dolup taşan vatanperverlik duyguları ve Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’inde şehitlerimizi yükselttiği mertebedir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’inde, “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin zira onlar diridirler fakat siz bunun farkında değilsiniz.” buyurmuşlardır.
Al-i İmran suresinde de şehitlerle ilgili, “Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir hâlde arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.” buyrulmuştur.
Buradan çıkan anlam, Allah’ın şehitlik ile kullarını nimetlere mazhar ettiği ve diğerlerinden üstün tuttuğudur. İşte, bir babanın “Oğlum şehit oldu, ne mutlu bana...” sözünün gerisinde de milletimizin kalbindeki inanç vardır.
Öte yandan Türk milleti, geçmişten bugüne, diğer milletlerden farklı olarak vatanperverliği ile ön plana çıkmış; vatan sevgisini kültürel, tarihî ve millî değerlerinin temel bir parçası yapmıştır. Şöyle bir dönüp baktığımızda tarihimiz, ülkemizin bütünlüğü için kınalı saçlı yavrularını cepheye gönderen nice gözü yaşlı anamız ile doludur.
Gözü yaşlı ana-babaların hâlâ dik durabilmesini sağlayan işte bu, gönüllerini dolup taşıran, ruhlarına işlemiş olan vatan sevgisi ve Yüce Allah’ın şehitlik mertebesiyle ilgili buyruklarıdır.
Vatan Şairi’miz Mehmet Akif Ersoy’un o meşhur dizeleri de içinde bulunduğumuz duyguları özetlemektedir:
Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..
O rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.
Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in Arslanları ancak bu kadar şanlı idi…
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın.
Temennimiz, daha fazla ailenin gözyaşı dökmemesi ve bu terör illetinin bir an evvel son bulmasıdır. Türkiye; özellikle PKK, IŞİD, FETÖ gibi farklı terör örgütleriyle mücadele etmek için çeşitli stratejiler geliştirmiştir ve dolayısıyla bu noktada güçlü bir konumdadır.
Yüce Allah, müjdeleri ile başta şehit ailelerine ve yakınlarına, daha sonra tüm milletimize dayanma gücü ile istikbal ümidi verirken yüreklerimizdeki vatan sevgisi ve sadakatini, öte yandan imanımızı güçlendirerek yolumuzdan sapmamamızı sağlamaktadır.
Tesellimiz, şehitlerimizin mertebesi iken içimizde büyüyen arzu, terörün sonunun elbet bir gün getirileceğidir. Şüphesiz ki ülkemizin ve devletimizin gücü buna yetecektir.
Tarihe gömülemeyecek olan nice kahramanımız, nice şehidimiz varken artık bir hilal uğruna güneşler batmayacak; onların soyundan gelen nice güneşler doğacak ve ülkemizi aydınlatacaklardır” dedi. Haber: Mustafa GÜNAL