USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

NEREDE ESKİ BAYRAMLAR?

25-07-2021

NEREDE ESKİ BAYRAMLAR?

Aklınıza hemen bir özlem cümlesi gelmesin.

Komikliğe varan yasakları hatırlatacağız. Cunta kurallarının uygulandığı yılları hatırlatacağız. Yani bundan 30-40 yıl önceki kurban derisi maceralarını.

Vatandaş kurban keserdi ama derisi Türk Hava Kurumunun “malıydı.” Başka kimselere veremezdik. Bu bir kaide idi. Ama bunu nasıl aşardık, onun macerasını anlatalım.

Biz o zamanlarda yeni kurulmuş Refah Partisi’nin yöneticileri idik. Bir de Millî Gençlik Vakfı vardı, himaye etmemiz gereken. Her Kurban Bayramı geldiğinde tüm teşkilatlarımız kurban derisi toplayıp bununla maddi tedarik ve gençlik yetiştirmek mecburiyetimiz vardı. Bayrama haftalar kala teşkilatlarımızda eğitim faaliyetleri başlardı. Kurban nasıl kesilir, derisi nasıl yüzülür, nasıl muhafaza edilir, nasıl tuzlanır, nasıl taşınır, THK nasıl ekarte edilir, yakalanınca nasıl kurtulunur, toplanan deriler nasıl pazarlanır, paraları nasıl ve hangi birimlere dağıtılır? İşin ehlinden oluşturduğumuz bilir kişi heyetleri İstanbul il merkezinde ve tüm ilçelerde, teşkilat mensuplarımızı eğitirdi. Bolca tuz tedarik edilerek teşkilatlara dağıtılırdı. Bayram günü ve ertesinde olağanüstü durum ilan edilir, tüm teşkilat mensuplarımız gece gündüz arı gibi çalışacak olduğundan, evine çoluk çocuğu, anne babası için bile bayramlaşmaya gitmesi 3-4 gün yasaklanırdı. Tüm haberleşme araçlarında derinin ismi “gömlek” olurdu. Sığır derisi büyük gömlek, koyun ve keçi derisi küçük gömlek diye adlandırılırdı. Yoksa derinin “asıl sahibi” THK, asker ve polisle beraber çalıştığından, yapılacak çalışmayı haber alabilirdi. Elinde kaçak deri bulundurmak, uyuşturucu madde bulundurmaktan daha tehlikeliydi. THK deri toplamak için bol miktarda kamyonet kiraladığından dolayı, kamyoneti olan teşkilat mensuplarımız mutlaka gidip THK’ya kiraya vermeleri sağlanırdı. Bir pankart, bir ses cihazı ve bir koçan da THK deri alındı makbuzu bizi rahatlatacak olan araçlar olurdu. Bu araçlar gündüz göstermelik “deri” toplarken asıl görevleri “gömlek” toplamak olurdu. Bu nasıl başarılırdı, artık siz tahmin ediniz.

Bayramdan önce tüm komşular dolaşılır ve derilerine MGV için “dünürlük” yapılırdı. Kimi komşu göz teması ile söz verir, kimisi de kurulu düzene karşı gelmekte olduğumuzu yüzümüze vurup bizi kapıdan kovardı.

Bayram günleri tüm teşkilat mensuplarımız ve araçları “teşkilatımızın” sayılırdı. Herkes sırtında kurban derisi taşıyarak mahallelerde adresi belirlenmiş zulalara götürürdü. Geceleyin toplanan bu deriler, ana depolarımıza aktarılır ve yeniden tuzlanırdı. Bir hafta, on gün bu depoda muhafaza edilen deriler, ortalık sakinleşince daha önce pazarlığı yapılan tüccarların depolarına nakledilirdi. Tabi, hâlâ çürümemiş, bozulmamışsa.

Teşkilat mensuplarımız ancak kurban kesimlerinin sona ermesinden sonra evlerine, komşularına, akrabalarına bayramlaşmaya gidebilirlerdi. Hatırladığım kadarıyla en az on yıl bu işin organizesini yapan tepe kişi bizzat biz ve yardımcı ekibimiz idik. İl Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan dahil, tüm teşkilat mensuplarımız bizim “emrimize” verilir, organizemize göre hareket ederlerdi. İl ve ilçelerimizde birer hukuk ekibi gece gündüz görev yapmak üzere hazır bulunur, yakalanan derilerimizi ve gözaltına götürülen teşkilat mensuplarımızı kurtarmakla görevli olurlardı. Peki, başarabilirler miydi diye sorarsanız, “hatır, gönül” ve en önemlisi “duygusal” metotlar ile başarırlardı. Hatta “duygusal” metotlar ile THK’ya ait deri depolarına bile girilebilirdi. Ama mahkemelerde süründürülen ve bunu şeref anısı olarak kabul eden teşkilat mensuplarımız da yok değildi.

Bayram ertesi yaptığımız teşkilat çalışmalarında arkadaşlarımızın bayram ve kurban derisi hakkında birbirlerine anlatacakları çok maceraları olurdu.

Buna bizi de dahil edebilirsiniz.

Teferruatlı bir şekilde yazsaydık, “eski bayramlar, eski gömlekler, eski çalışmalar” merakla okunup ibret alınası romanlar olurdu.

Akla, mantığa, hakka, hukuka asla uygun olmayan cunta metotlarından çok çekti bu toplum.

Bu devirde bu garabetler sona erdi mi dersiniz?

Acaba?

DARBE DAVASI

Daim katlanmak zorunda bırakıldık,

Başarılmış darbe davası olmadı hiç;

Hep bedel ödedik onlarca yılımızla,

Bu güne kadar bedavası olmadı hiç!..

Ekrem ŞAMA