USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SINIFTAKİ MİSAFİR

05-04-2021
  Hepimizin zaman zaman gözlerimizin dalıp gittiği anlar olur. Hele bir de lise çağlarımızdaki anılara dalıp gittiğimizde yüzümüzde tatlı bir gülümseme, hatta dudaklarımızdan ansızın bir kahkaha çıkıverir. Bugün balkonda sabah kahvemi yudumlarken, bir yandan düşünüyordum. Nasıl bir öykü yazsam? Apartmanımızın karşısındaki arsada  sarı yaprakların arasında toprağı eşeleyen beyaz tüylü bir tavuk dikkatimi çekti. Ya komşu Hatice Teyzenin kümesinden kaçmış, kendine bir  sığınak yapmaya, ya da doğurduğu yumurtayı saklamaya çalışıyordur.  Gıt... gıttt... diye, çıkardığı seslerle tempolu olarak toprağı eşeliyordu. Sürekli gıdaklayan bu beyaz tavuk birden beni  kırkdört yıl öncesine aldı götürdü... Yazacağım öykünün temasını bulmuştum... Yazmak için elime telefonu alırken sesli gülüyordum artık. Karşı balkonda  Allah'tan kimseler yoktu. Görseler  kesin "Bu kadın deli mi ne? Kendi kendine gülüyor" derler, bana garip garip bakarlardı. İşte o anlar... Kırkdört yıl  öncesi... sınıftayız.... Sanırım lise ikinci sınıftaydık. Dersimiz Fizik. Öğretmen arkası dönük tahtaya ha bire formüller yazıyor, arada bir sınıfa dönüp konu hakkında açıklamalar yapıyordu. Ben de tahtadaki formülleri defterime not ediyordum . Derse kendimi o kadar kaptırmışım ki! Ayaklarımın dibinde  kıpraşan şeyin, sıramın altına koyduğum top olduğunun verdiği rahatlık ile sakin sakin yazıyordum. Bir ertesi dersimiz Beden Eğitimi idi. B şubesi ile voleybol maçımız vardı. Yumuşak bir şeyin ayaklarıma dokunduğunu hareket ettiğini hissettim. Birden irkildim. Eğilip sıranın altına baktığımda gözlerime inanamadım. O hareket eden şey beyaz bir tavuktu. O kadar şaşırdım ki! Bir tavuk sınıfta sıraların altında dolaşıyor! Tavuğun sınıfta işi ne? Yanımda oturan Fatoş'u dürttüm. Ondaki tepki beni daha çok şaşırtmıştı. Gayet sakin, işaret parmağını dudaklarına götürerek sus işareti yaptı. Eğildi kulağıma usulca fısıldadı : -Kız sus! Çaktırma  Funda'nın tavuğu o! -Kızım tavuğun sınıfta işi ne? Öğretmen konuştuğumuzu duyunca elindeki tahta silgiyi tahtaya vurup: -Susun! Kim o konuşanlar! diye bağırınca,tavuk, "Guk.. Gık.. diye birden gıdakladı ayağımın dibinden ön sıraya gitti. Arka sıramda oturan Funda da: -Hapşuuu gukkk... . Diye elini ağzına kapatarak güya hapşurdu. Hoca: -Ne o, o ses neydi? diye sorunca, Funda: -Hocam çok kötü üşütmüşüm ben hapşurdum. Dedi. Hoca eline tebeşiri alıp tekrar tahtaya döndü bu kez Fizik problemi çözüyordu. Ama kızlar sessiz sessiz birbirlerini dürtüp kıkır kıkır gülüyorlardı. Tavuk bu defa bir ön sıraya gitti. Yeni den "Guk.. Gukkk..." Hoca bu kez iyice sınıfa dönerek elindeki tebeşiri maasının üstüne fırlatırken Funda yeniden: -Hapşuuuu.. Guk kkk... Diye yine ses çıkardı. Tavuk  bu defa  Leyla'nın ayağının dibine çöktü. Hoca: -Kızım bu nasıl hapşurma? Tavuk gibi gıdaklıyorsun! Funda: -Hocam boğazımda fananjit başlangıcı var. Hapşurunca boğazımdan tavuğun gıdaklaması gibi sesler çıkıyor. Özür dilerim. Hoca şüpheli şüpheli Funda'nın yüzüne bakarken birden bire ders zili çaldı. Zilin sesi ve kızların ayaklanıp yerlerinden kalkmasıyla tavuk " Guk... guk.... gıt... Gıtttt..." diye sıranın altından çıkarak tam tahtanın önüne fırladı. Hoca  ayağının dibinde gıdaklayan, tavuğu birden bire görünce: -Ayyyy.. Amannn... bu ne?... Diye yarım metre zıplarken -Bu bir tavuk.. Ne işi var bu tavuğun sınıfta... Kim getirdi  bunu sınıfaaaa? Biz katıla katıla gülerken Funda hocanın kızgın bakışları altında tavuğun peşinde, onu kanatlarından tutup yakalamaya çalışıyordu. Sınıf, sınıflıktan çıkmış, bir tiyatronun gülmece sahnesiydi sanki! Meliha kahkahalarla gülerek çıkmak için sınıfın kapısını açar açmaz tavuk açık kapıdan fırlayarak koridora uçtu . Sınıflardan çıkan kızların arasından zıplaya zıplaya merdivenlere gitti. Funda da peşinden... Fizik hocamız Funda'nın arkasından bağırıyordu: -Sen görürsün gününü... Seni disipline vereyim de  gör sen! Demek sınıfa tavuk getirirsin! Koridorda yürüyen kızlar  okulda bir tavuk görmelerinin şaşkınlığı ile dönüp dönüp arkalarına bakıyor, tavuğu gözleri ile takip ederek kahkahalarla kol kola yürüyorlardı. Tavuk üç kat merdivenlerden indikten sonra okul bahçesine kaçtı. Funda ardından... Okul bahçesinde onca öğrencinin arasında nereye kaçacağını bilemeyen tavuk önce ağaçların arasına, sonra Atatürk büstünün etrafında Funda'yı üç kez döndürdükten sonra kanatlarını bahçede nöbetçi olan Cahit Bey'e kaptırmıştı. Cahit Bey son derece ciddi ve disiplinli bir hocamızdı. Funda nefes nefese kollarını uzattı ve  : -Ne olur Öğretmenim o tavuğu bana verin. -Bu tavuk da nereden çıktı, senin mi? ' Evet  Öğretmenim benim.  _Ne işivar okulun  bahçesinde? Funda tavuğu yakalayabilmek için koşturmaktan bitap düşmüş, konuşacak hali kalmamıştı.Uzun süre sık sık soluk alıp verdikten sonra  bir elini göysüne bastırarak: -Öğretmenim anlatacağım. 'Tamam, biraz dinlen, sakinleş. Dedi hoca. Okulun bahçesinde ne kadar öğrenci varsa  hepsi" Beni rahat bırak"diye Funda' nın kucağundan  uçup kurtulmak isteyen tavukta ve Funda'daydı. Halka halinde etraflarına dizilmişlerdi. Okul bahçesi bir panayır yerine dönmüştü.Kızların Hepsi kahkaha atıyor  bir yandan da bahçedeki hengameyi gören ve pencereden"Neler oluyor orada" der gibi eğilip bakan öğretmenlere bakıyorlardı. Tam o esnada Okul Müdürü kızların oluşturduğu halkayı yararak şişko göbeğini hoplata hoplata koşarak çıkageldi. -Ne bu rezalet? Neler oluyor burada? Karşısında duran  kucağında bir tavuğu zorla zapdetmeye çalışan Funda'ya: -Bu tavuk nereden çıktı, ne geziyor kucağında? Müdürün kalın mercekli gözlüğünün altından kızgınlıkla bakan öfkeli gözlerine kaçamak bir bakışla bakan Funda: -Hocam bu tavuğun adı Hüsniye. Bir de kocası var. Onun da adı Hüsnü! Der demez kızlar büyük bir kahkaha attılar. -Kızım sen benimle dalga mı geçiyorsun? -Valla hocam dalga geçmiyorum! dedi saf saf. -Eeeee... Sora? -Hocam Hüsnü yemi çok yemiş, çatladı öldüüüü... -Eeeee.. -Hocam Hüsnü öldüğü günden beri Hüsniye kocasını arar durur. Bazen bahçe duvarından atlar kaçar. Annem de dedi ki : -Bak ben iki günlüğüne köye gidiyorum. Sakın Hüsniye'yi gözünün önünden ayırma! Ben de kaçar diye aldım okula getirdim! -İyi haltettin!  Başlayacağım şimdi senin Hüsnü'nden, Hüsniye'nden! Kızım sen deli misin, okula tavuk getirilir mi hiç? Al şu Hüsniye'ni de... Amaann... Ne Hüsniye'si... Tavuğunu, yıkıl karşımdan! Yarın annen, baban okula yanıma gelsin.  Hele bak şu yaptığına okulu birbirine kattın! -Hocam annem köye gitti. gelemez! -Baban gelecek o zaman! Burası okul! Dingonun ahırı değil! Hadi siz de sınıflarınıza... Zil çalalı ne zaman oldu, halen bu çılgın kızın seyrindesiniz! Ertesi günü Funda'nın babası geldi. Funda disiplin kurulundan geçti ve  hakkında bir hafta okuldan uzaklaştırılma kararı alındı. AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU