KAPAN,MURAT CAN,TARIK VE YUSUF’A…

Abdülaziz Kıranşal

2 yıl önce

KAPAN,MURAT CAN,TARIK VE YUSUF’A…

Tarık 26, , Kağan 25, Yusuf Taha 22, Murat Can ise henüz 21 yaşında…

Çok gençtiler, baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

Ama Müslümanca… Ama izzetli… Ama şerefli ve tertemiz…

İlahi bir geçit töreni düzenlediler sanki Bosna’yı hatırlattılar yeniden, Çeçen cihadını, Afgan direnişini, Moro’yu, Eritre’yi…

Tüm şehitler bölük bölük geçti gözlerimizin önünden…

Şehit Bilal Yaldızcı’yı, Şehit Selami Yurdan’ı, Şehit Metin Yüksel’i hatırlattılar. Yeniden Beyazıt Meydanı’na götürdüler bizi…

Onlar beyaz kefenlerini giydiler, biz yeşil parkalarımızı…

Sağ yumruğumuz havada, son eylemlerini düzenlediler, son sloganlarını attılar ve son kez hatırlattılar bize:

“Müslümanca yaşamanın ve Müslümanca ölmenin bir yolu vardır elbet!” dediler…

Baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

“Seni bir bomba gibi taşımak bu yürekte” ezgisini söylercesine, put dolu meydanlardan İbrahim gibi geçercesine, Bilal öldü derler ise sakın inanma ana, çünkü ben şehit olmuşum şehitler ölmez ana dercesine…

Kimi gencecik bir yâr bıraktı geride, kimi daha süt kokan bir yavru, kimi ciğeri dağlanmış bir anne… Ve bir dava, bir kavga, bir mücadele ve güzel bir örneklik bıraktılar bize…

Baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

Gencecik yaşlarına rağmen büyük hatıralar bıraktılar geride. Yardım çalışmaları, sabah namazı buluşmaları, gençlerle ders halkaları, bilimsel çalışmalar, toplantılar ve yolculuklar…

Hepimize bir şeyi yeniden öğrettiler. Önemli olan uzun bir hayat yaşamak değil; asıl önemli olan bereketli bir hayat yaşamaktır. Ve gerçekten de bereketli bir hayat yaşadılar…

Mü’mince baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

Bu dünya hayatının tüm kaygılarının, endişelerinin, yalanlarının, mazeretlerinin, kepazeliklerinin, sahtekârlıklarının, ikiyüzlülüklerinin arasında temiz yaşamayı ve temiz ölebilmeyi başardılar.

İdeallerinden vazgeçmediler… Hayal kurmaktan, çalışmaktan, koşmaktan yorulmadılar…

Kimi Erbakan olmayı hayal etti… Kimi Hasan el Benna, kimi Aliya, kimi Malcolm x…

Şehitçe baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

Yeniden kardeş olduğumuzu hatırlattılar bize, Müslümanlar arasına örülmüş tüm duvarları yerle bir ettiler. Kaldırdılar tüm hudutları ve sınırları, tel örgüleri ve tabelaları…

Tüm mü’min yürekleri bir kıldılar… Her Müslüman yüreğe aynı acıyı, aynı hüznü, aynı şerefi ve izzeti bölüştürdüler…  Kardeşçe baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

“Boş yaşamayın” dediler her Müslüman genç kıza ve her Müslüman genç erkeğe…

Boş yaşamayın!

Bir davanız, bir kavganız olsun! Uğrunda bedel ödeyebileceğiniz. Bir derdiniz, bir çileniz olsun! Gerekirse uykusuz kalabileceğiniz. Bir duruşunuz olsun! Fırtınalarda bile savrulmayacağınız. Büyük bir idealiniz olsun uğrunda canınızı bile verebileceğiniz…

Dediler… Baktılar ve geçip gittiler bu dünyadan…

Evhamla, korkaklıkla ve tembelce değil, bir yaprağın bile kendisinden izinsiz yere düşmeyeceği o büyük iradeye teslim olup “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” ilahi prensibi gereği düz, sade, hesapsız ve cesurca yaşadılar...

Allah sizden razı olsun gençler! Cennette tüm mücahidler, dava adamları, salihler ve şehitlerle bir araya gelebilmeyi nasibeylesin…

Allah sizi yetiştiren ana-babalarınızdan da razı olsun. Onlara ve tüm sevdiklerinize sabr-ı cemil ihsan eylesin…

Siz baktınız ve geçtiniz bu dünyadan biz de kalakaldık öylece…

Abdülaziz KIRANŞAL

YAZARIN DİĞER YAZILARI