GÜNDEM

Akl-ı Selim Olma Zamanı

Maalesef yakın zamanda kısa aralıklarla 22 gencimizi şehit verdik.

Akl-ı Selim Olma Zamanı
15-01-2024 12:33
15-01-2024 12:34
Kışın eylem yapma alışkanlığı olmayan ve yıllardan beri Türkiye’de çatışmazlığı benimseyen PKK, anlaşılan o ki sipariş üzerine ve ciddi istihbarat desteğiyle bir eylem gerçekleştirdi. Terör eylemleri, hele de standart dışı olanları ya bir mesaj taşır ya da bir hedefi vardır. Öyleyse olayı 2 açıdan değerlendirmemiz gerekir: Mesaj kimden kime ve bu eylemlerin ortak hedefi neler?
Tarihsel diyalektik açısından baktığımızda bu olayların mevcut konjonktür ile yakından alakalı olduğunu düşünebiliriz. Türk devletinin duruşu ve söylemi birilerinin canını sıkmış olabilir. Bu açıdan bakıldığında ilk şüpheli İsrail ve onun destekçisi ABD’dir. Türk devletine “benimle uğraşma, canını yakarım” diye mesaj verilmektedir.
Yapılan eylemlerin hedefi noktasına gelince; işte bu noktada birden çok amaç ve birden çok hedef olabilir.
Bu hedeflerden birincisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zayıflatılması ve kendi içinde meşgul edilmesidir. Malumdur ki bu coğrafyada İsrail devletinin varlığı etrafındaki ülkelerin hem zayıf hem de dağınık olmalarından kaynaklanmaktadır. Türkiye-Suriye yakınlaşmasının akabinde Suriye’de iç savaş çıkartılmış, Türkiye’de ise 15 Temmuz planlanmıştır. Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle uzun yıllar rekabet halindeki iki devlet yakınlaşma göstermiş, Sayın Cumhurbaşkanı, şehit lider Muhammed Mursi için “Kardeşim” ifadesini kullanmıştır. Bu yakınlaşmanın da önüne geçilmesi için Mısır’da yapılan batı destekli askeri darbe sonrası seçimle işbaşına gelen Muhammed Mursi zindana atılmış, partisi kapatılmış ve kendisi şehit edilmiştir. 
Batılıların ideal yönetim biçimi diye sunduğu demokrasi, batının çıkarlarına hizmet etmeyince rafa kaldırılmıştır. Anlaşılan o ki İslam coğrafyasında batılıların demokrasi diye algıladıkları şey, yönetimin emperyalizme teslim olmasıdır. 
Elbette ki despotluk ve insan haklarını hiçe sayan krallıklar tasvip edilemez. Gönül Müslümanların demokrasiden daha üstün yönetim biçimlerini geliştirmesini ister. Ne yazık ki gerek bize lazım olan gerekse de batıya ve onun değerlerine galebe çalacak olan bir yönetim biçimi halihazırda biz Müslümanlar tarafından geliştirebilmiş değil. Politikanın bütün hinliklerini öğrenirken yönetim biçimleriyle ilgili üç kitap okumuş değiliz.
Muhtemel hedeflerden bir diğeri de canımızı yakan bu olaylarla öfkemizi kabartmak olabilir. 
Zira bir toplumun öfkesi devreye girince aklı devre dışı kalır. Şiddete şiddet söylemleri ortaya çıkar. Çoğu kere şiddet duyguları esas düşmana ulaşamayınca yanlış alanlara yönelir. 12 Eylül öncesi biz bu oyunları çok gördük.
Onlar, bizi birbirimize karşı tahrik ettikçe biz daha çok birbirimize sarılmalıyız. 
Kuklaya dönüşmüş teröristle, vatanına ve milletine bağlı vatandaşı birbirinden ayırmalı, yanlış tanımlamalar ve yaftalamalarla kendi insanımızla aramızda gereksiz husumetlerin oluşmasına meydan vermemeliyiz. 
Eğer bir husumet varsa bile onu düşmanın kucağına itmektense dinlemeli varsa sıkıntılarını gidermeli ve sahiplenme yoluna gitmeliyiz.
Savaş, düşmanı azaltmak ve dostları çoğaltmakla kazanılır. 
Büyük Türkiye için ilk önce birliğe ihtiyacımız var.
Yıllar önce bir psikoloji hocası, PKK ilk büyük terör eylemini yaptığında “Buradan PKK kârlı çıkacak” dediğinde şaşırmıştık. Hocanın tezi şuydu; örgüt devleti üzerine çekmek ve kendince mazlûmiyet ve mağduriyet oluşturmak istiyor demişti. 
Bugün aynı şeyler hedefleniyor olabilir. Meselenin askeri çözümleri elbette olmalıdır. Fakat psikolojik ve sosyolojik önlemler alındıktan sonra.
Kürt halkıyla kardeşliğimizi bugün dünden daha yüksek sesle dile getirmeliyiz. 
Kuklanın arkasındaki kuklacıları fark etmeli ve esas enerjimizi onları nasıl alt edebileceğimizi veya onların bizi oyuna getirmesinden nasıl sıyrılabileceğimizi düşünmeye harcamalıyız.
“Bir gün Suriye’de iç savaş çıkarsa bilin ki esas hedef Türkiye’dir.” demişti rahmetli Necmettin Erbakan. 
Bölgedeki her sıcak savaş bizi içine çekmek isteyecektir. Kendi sözümüzü kendimiz söyleyebileceğimiz zamana kadar kimsenin vereceği uçağa silaha ihtiyacımız olmayana kadar, ne kadar tahrik edici olursa olsun bıçak kemiğe dayanıncaya kadar sabretmeliyiz. 
Duygusallık, toplumsal davranışlarımıza yön vermemeli hele hele devletten duygusal olmasını hiç istememeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti akılcı ve pragmatist hareket etmek zorundadır. İslam kardeşliği elbette bizim için önemli, ancak Yâsir ailesi şehit edilirken “Sabırlar olsun size Yâsir ailesi” diyen Hazreti Muhammed Aleyhisselam da bizim için yol göstericidir.
Kısacası her bir ferdin, Türk toplumunun ve İslam ümmetinin bugün dünden daha fazla akl-ı selime ihtiyacı var. 
Onlar telaştalar ve paniklediler. Öldürdükçe biteriz, öldürdükçe vazgeçeriz zannediyorlar.
Bugün yapılanlar, doğacak çocuğun endişesiyle yapılanlardır. 
Bu ‘Tek dişi kalmış canavar’ düzenini ‘Bizim Çocuklar’ yıkacak.
Önümüzdeki yüzyıl Türkiye ve İslam’ın yüzyılı olacaktır.
Adaletin ve Merhametin Yüzyılı
Kaçınılmaz ve mukadder. 
Biraz sabır ve fazlasıyla gayret.
Ali Uğur Özkeleş
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER