AŞAĞILIK KOMPLEKSİ VE ÜSTÜNLÜK İSTEĞİNİN YANSIMALARI

Ahmet Bulut

3 yıl önce

AŞAĞILIK KOMPLEKSİ VE ÜSTÜNLÜK İSTEĞİNİN YANSIMALARI

 İnsanlar çocukken gördüğü karşılıksız ilgi ve sevgiyi bir ömür özlerler. Hoşumuza giden sevgi ve ilgi küçük yaşta ruhumuzu beslerken, farkında olmadan bizi bağımlısı yapmış ve ileri yaşlarda psikolojimize tuzak kurmuş olabilir.

 Tüm psikolog düşünürler; temel yoksunlukları doyurulan insanın kendini güvende hissedip, psikolojik ve sosyal bir mutluluk çağını beklerken; her şeye sahip, hiçbir şeyi yok hisleri ile psikolojik kramplar geçiren yeni bir insanlığın doğmasına şahit olduk.

 Bu yoksunluklarımızı irdeleyen büyük psikologlar farklı teoriler ortaya koydular. Aşağılık kompleksi bunlardan çok önemli olan bir tanesi.

Aşağılık kompleks Alfred Adler tarafından ortaya atılan ve kişinin bazı yönlerden kendini diğerlerinden aşağı hissetmesine neden olan karmaşasına verilen addır.

Adlere göre Hepimiz dünyaya bir aşağılık duygusuyla başlarız. Bir çocuğun güçsüz ve çaresizliği, çocukta yetersizlik duygusunu besler.  Hepimiz yaşantımız boyunca bu aşağılık duygusu ile baş etmek için çabalarız.

Yaşamımızdaki engeller üzerinde bir üstünlük kurmak ve böylece aşağılık duygularından kurtulmak isteriz.

 Tüm hayat kendimizi bir diğer insanlar, yaşantımızı, bir diğer yaşantılar ile kıyaslama ile geçiyor.

Yakın çevre akraba, dostlarımız sahip oldukları ile bize sürekli hayattaki konumumuz ve değerimiz ile ilgili gizli bir algı mesaj gönderir. Bizde başkalarına aynı uyarıyı göndeririz tabii.

Adler bu yoksunluk ve aşağılık psikolojisinin insanda yaratıcı eylemleri tetiklediğini düşünür. Yani aşağılık kompleksi toplumda; bilim, sanat, siyaset, ekonomi..vs alanlarda farklı ve yaratıcı bireylerin ortaya çıkmasında ciddi etken olabilir.

Çünkü kendini zayıf, aşağı ve yetersiz gören bir birey. Bu duygudan kurtulabilmek için, diğer insanların gözünde daha fazla dikkat ve beğeni çekmek için olağan üstü emek harcamaya hazır hale gelebilir.

Bu serüvenin kırılgan ince yönü de tam bu noktada başlıyor.

Aşağılık duygusunu yenmek için verilen emek, şayet yeterli bir tatmin duygusuna ulaşamaz ise, ya da ulaştığı konuma ve başarıya rağmen hala kendini diğer insanların gözünde yetersiz görme algısı devam eder ise. Hastalıklı evrelere geçebiliyor.

Bu duyguyu tatmin edecek bir kapasite yaşayamaz ise insanlarda kırılgan bir depresif yön güçlenebiliyor.

Ya da bu kompleksi abartılı yaşayan bireyler. Üstünlük kompleksine kayarak, insanlar üzerinde kibirli ve tahakküm edici bir hak edilmemiş alan oluşturmaya yönelebiliyorlar.

Çevremizde gördüğümüz birçok hırslı zengin, politikacı, sanatçının psikolojisinde; derin yetersizlik hissi acıları olabileceğini düşünmemiz gerekir.

Buna bir de medyanın algısı eklenince işler daha karmaşık bir hal alıyor. Medya her gün şöhret sahibi kişilerin haberlerini taşıyarak, onların çok önemli insanlar olduklarına bizleri ikna eder. Bizlere gizliden şunu fısıldar; şöhretiniz, mevkiiniz, paranız yoksa değersizsiniz.

 Bu kadar saldırgan bir propagandanın, buna dirençsiz zihinleri allak bullak ederek onları makam ve mevki için bir yalaka yapmaması imkânsızdır artık. Sıradan olmak ne kadar acı verici olursa, farklı olmak için çaba ve ilkesizlik o oranda artacaktır.

Yıllar önce Aristo bize; az ve aşırı arasında denge denilen vasatın psikolojik değerini anlatmış.

Sinema , televizyon, roman, resim, şiir, din, ahlak .. vs tüm araçlar ile en iyinin değil vasatının önemsendiği, değerli hissinin verildiği bir toplumda insanlarda değersizlik hissinin azalması mümkün olabilir belki.

Çok az hırslı ve yetenekli insanın yapabileceği ve elde edebileceği şeylerin ve nesnelerin her gün geniş bir kitleye reklamı, o insanlarda hayatları boyu ulaşamayacakları hedefler belirlemelerine ve ulaşamayınca , -ki ulaşamayacaklardır-  değersizlik hissinin ve aşağılık duygusunun derinleşmesine sebep olacaktır.

Toplumda çok az insanın yaratıcılığına katkı sağlayan aşağılık kompleksinin, tüm toplumu bu derece etkilemesi ne kadar acı.

İnsanlık olarak tüm güzel şeyleri deneme yanılma ile bilgelik haline getirdik. Ümit ederim bu sorunu çözecek bilgeliği de kısa sürede yakalamak mümkün olacak.

Ahmet BULUT

YAZARIN DİĞER YAZILARI