EĞİTİM-BİR-SEN TOPLANTISI, GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ŞÜKRÜ KOLUKISA’NIN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
KİLİS
Eğitim-Bir-Sen Kilis Şubesi tarafından düzenlenen Teşkilat Buluşması, Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa’nın katılımıyla gerçekleştirildi.
Kilis Polisevi’nde gerçekleşen toplantıya Yönetim Kurulu, Denetleme ve Disiplin kurulu üyelerimiz, Şube Kadın Komisyonu üyeleri, Genç Memur Sen temsilcileri, ilçe temsilcileri, üniversite temsilcileri, okul ve işyeri temsilcileri katıldı.
Açış ve selamlama konuşması yapan Şube Başkanı Bekir Şen, Eğitim-Bir-Sen’in yüklendiği misyon ve taşıdığı sorumluluk sebebiyle bir sendikal hareketten çok daha fazlası olduğunu vurgulayarak, bu erdemliler hareketinin, bu iyilik hareketinin bir parçası olan, bu kutlu yolculuğu birlikte gerçekleştirdiğimiz her bir arkadaşımıza katkı ve gayretlerinden ötürü teşekkür etti.
Şube Başkanı Bekir Şen’in ardından kürsüye çıkan Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa sendikacılığın önemini, Türkiye’deki gelişim sürecini ve ayak bastığımız zeminin, üstlendiğimiz misyonun özelde kendimiz, genelde Türkiye ve insanlık için değerini anlattı.
Sendikacılığın bu dünyadaki belki de en zor işlerden birisi olduğunu söyleyen Kolukısa “Bizim gibi hayatı asla maddiyata indirgemeyen, manevi değerlerine de en az onun kadar önem veren yani hayatı iki boyutuyla gören yapı ve teşkilatlar için sendikal hareketin içinde ter dökmek bir kat daha anlamlı bir hal almaktadır. Biz sendikacılığı iki kapısı için yapıyoruz. Birincisi üyelerimiz için refah kapısı diğeri ise tüm insanlık için felah kapısı.” dedi.
Sendikacılığı ideolojik zemine ve sadece kendileri gibi düşünenlerin bir araya geldiği homojen bir yapıya oturtanların asla anlayamayacağı bir zeminde yaptıklarını vurguluyan Kolukısa, şöyle devam etti:
“İdeolojik sendikacılık yapanların Eğitim Bir-Sen’in niye bu kadar büyüdüğünü ve her geçen gün büyümeye devam ederek, Türkiye’nin en büyük sendikası ve en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunu anlamaları mümkün değildir. İdeolojik sendikacılık yaptığınızda kısmi bir sendika olmaktan öteye gidemezsiniz. Türkiye’nin batısında çok rahat büyüme imkanı bulan bir sendikanın Türkiye’nin doğusunda neredeyse levha bile asamayacağını,Türkiye’nin doğusunda herkesi örgütleyebilecek bir zemine ulaşan bir sendikanın, Türkiye’nin batısında üye kaydedemeyecek bir durumda olduğunu göreceksiniz. Eğitim Bir-Sen ise herkesin kendisine rahatlıkla yer bulabileceği, bütün yaşam tarzlarının muteber olduğu, herkesin fikrinin hoşgörüyle karşılayabileceği, herkesin kendisini rahatlıkla ifade edebileceği bir sendikadır. Biz en nihayetinde mesleki bir örgütlenmeyiz. Bu ülkenin değerleriyle barışık olan, bu ülkenin derdiyle yoğrulan, bu ülkenin daha fazla yol alarak çocuklarının geleceğini inşa etme düşüncesiyle kavrulmuş bütün insanlar bizim nazarımızda değerlidir. Biz tek değer olarak bunu biliriz, bunu kabul ederiz. O yüzden nideolojik sendikaların düştüğü hatalara düşmeyiz. Kısmi sendikaların sınırları ve çeperleri bizim için aşılamaz sınırlar ve çeperler değildir. Ve zaten bütün bunları aşabildiğimiz için biz büyük bir teşkilatız. Bizim büyümemizin diğer bir nedeni de biz Anadolu’nun manevi iklimiyle barışık olmamızdır. Millet nasıl düşünüyorsa biz de öyle düşünüyoruz. İşte Eğitim Bir-Sen, Anadolu’nun bu atar damarının üzerinde bulunduğu için, Anadolu’yla barışık olduğu için, milletin değerlerini kuşanmış olduğu için Eğitim Bir-Sen’dir. Eğitim bir-Sen bugün 400 bine ulaşmış üye sayısıyla, Türkiye’nin bütün illerinde ve ilçelerinde örgütlenmiş yapısıyla ülkenin hem geleceğini inşa etmekte hem de geçmişiyle barışma noktasında önemli bir katalizör vazifesi görmektedir. Eğitim-Bir-Sen, konjonküre göre evrilen değil, hakikate göre tavır belirleyen bir sendikal anlayış ile hareket etme mesuliyetinden kurulduğu günden bu yana asla taviz vermedi.”
Toplu sözleşme süreci ve yeni açıklanan kararlarla ilgili de bir değerlendirme yapan Kolukısa, "Toplu sözleşme süreci bize şunu öğretmiştir. Her şeyi tek seferde elde edebilmek mümkün değildir. Bizimkisi kısa mesafe koşusu değil, uzun bir yürüyüştür. Bugün bir sorunu çözeriz yarın bir başkasını. Dün, 3600 ek gösterge konusu gündeme geldiğinde hiçbirimizin ümidi yoktu. Ancak bugün geldiğimiz nokta ortada. 6. Dönem Toplu Sözleşme ile bağıtlanmış ve Milli Eğitim Şurası açılış konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından duyurulmuştur.2022 yılında bu iş bitecek. Öğretmenlik Meslek Kanunu için yıllardır yürüttüğümüz ve son dönemde yoğunlaştırdığımız çalışma ve görüşmeler de meyvesini verdi. Bunun yanında sendikalı olmanın bir farkı olması gerektiği yine toplu sözleşme ile tescil edildi. Oransal zam konusunda daha iyisinin olması gerektiğini biliyoruz. Ancak imza atılmadığı dönemlerdeki kaybımızın da tecrübesini; en son geçen dönem hep birlikte yaşadık. Hakem kurulunun noter gibi işletildiği mevcut yasa değişmedikçe soruna esaslı çözüm üretebilmek mümkün değildir. Fakat bu hususta toplu sözleşmeye ek protokol yapılması ile ilgili talebimiz doğrultusunda da gerekli çalışmalar yürütülüyor." dedi.
Konuşmasında kamu görevlileri sendikacılığı ile ilgili sorunlara da değinen Kolukısa şunları ekledi: "Şunu gözden kaçırmamamız gerekiyor; başka bir ülkede 300 yıllık tarihi olan sendikacılığın bu ülkedeki tarihi 30 yıllıktır. Toplu sözleşmeye geçtiğimiz tarihin 2011 yılı olduğu düşünülünce çok daha yeni bir tarihle karşı karşıyayız demektir.
Biz yetkili sendika olacağımız zaman diliminde yaşadıklarımızı bir hatırlayalım. Bizden önceki dönemlerde toplu sözleşme diye bir şey yoktu, toplu görüşme vardı. 4688 sayılı sendika kanununda örgütlenme hakkıyla beraber kamu görevlilerine toplu görüşme hakkı verilmiştir. Toplu sözleşme hakkı değil. Toplu görüşmede yetkili sendikanın, yetkili konfederasyonun başkanları hükümetin karşısına oturuyor sadece rica edebiliyordu. Onunda herhangi bir hukuki bağlayıcılığı yoktu, imza altına alınan herhangi bir metin ya da belge söz konusu değildi. Yani sendikanın talebinin kamu işveren heyetini bağlayıcı hiç bir tarafı yoktu. Biz yetkili olduğumuzda bu toplu görüşmeye yasasını yasasıyla kamu görevlilerinin lehine hiçbir şey elde edemeyeceğimizi bildiğimiz için o dönemde yapılan referandumu fırsat bilerek bir çağrıda bulunduk. Gelin bu referandum toplumsal sözleşmenin ve toplu sözleşmenin yasası olsun. Burada hem biz toplu sözleşmeye hem de toplumsal sözleşmeye evet diyelim diyerek bir sendika kanununun orada revizyona uğrayarak toplu sözleşme yasasının çıkmasını talep ettik. Ve bununla ilgili de diğer konfederasyonlara bir çağrıda bulunduk. Diğer konfederasyonlar ezelden başlarının bağlı olduğu ideolojik yapı ve kaygılarının güdümünden çıkamadıkları için toplu sözleşme yasasının onaylanacağı referandumda hayır oyu kullandılar. Hayırda hayır vardır dediler.
Sendikacılığa kazanım getirecek, sendikacılığın elini güçlendirecek, Toplu sözleşme yasasına hayır verdiler. Şu anda toplu sözleşmede hükümetin davetiyle ya da bizim çağrımızla masaya gelen arkadaşlar eğer toplu sözleşme yasasına yasasına hayır diyen onlar değil de biz olsaydık onlar bizi öğretmenler odasına dahi almazlardı. Hiç kimseye sendikacılık namına bir şey anlatmamıza fırsat vermezlerdi. Ama bizler bunları çabuk unutuyoruz, çabuk unuttuğumuz için de hatırlatmakta geç kalıyoruz ya da hatırlatmıyoruz. Toplu sözleşme yasası çıktıktan sonra biz yetkili olduk. Bu süreç içerisinde memuriyet, hükümetin A-4 kâğıdının içine sıkıştırdığı hiç kimsenin amirine ya da devlete karşı hakkını arayamadığı bir zeminden sendikacılık sayesinde artık her türlü hakkını arayabildiği bir anlayışa bir bakış açısına kavuştu. Ama toplu sözleşme yasasıyla ilgili hala bazı problemler var ve değiştirmek için mücadelemiz devam ediyor.”
Toplantı sonunda Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa’ya Şube Başkanımız Bekir Şen tarafından günün anısına binaen plaket takdim edildi. Ayrıca görevini devreden Elbeyli İlçe Temsilcisi Şükrü Kaygusuz ve Genç Memur-Sen Temsilcisi Metin Semsekçi’ye şu ana kadarki emekleri için teşekkür edilerek plaketleri verildi. Toplantı üyelerimiz ve temsilcilerimizden gelen soruların Sükrü Kolukısa tarafından cevaplandırılması ile sona erdi.
Mehmet Karakuş
