USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MASMANADA YAŞLI BİR KADIN BÖLÜM : 3

07-12-2020
Artık hergün okula gidip gelirken ,herkesin Hame ( Hamide ) teyze dedikleri yaşlı teyzeyi masmananın kapısının önünde aynı saatte görüyordum. Önceleri korkup çekindiğim bu güler yüzlü yaşlı kadına karşı içimde bir yakınlık , tuhaf bir nine sevgisi duymaya başlamıştım. Her sabah mutlaka yaşadığı alanı ve masmananın önünü toz , toprak kalkmasın diye bakır ibriği ile hafifçe yerlere serpiştirerek sular , sonra da çöp süpürgesi ile bir eli belinde eğilerek süpürürdü. Masmananın önünden geçerken o çok sevdiğim mis gibi sulanmış toprak kokusunu içime çekerken , ben de O ' na gülümseyerek, - Günaydın Hame teyze. Nasılsın ? Beyaz , pembe gülümseyen nurlu yüzünü bana çevirerek, - " Günaydın kızım. Allah zihin açıklığı versin , çok çalış adam ol.. benim gibi sürünme.. Köşeyi dönünceye kadar arkamdan bakardı. Bir iki hafta sonra mahallenin kadınları ile arkadaş olmuştu.. Komşu teyzeler hergün Hame teyze ' nin buz gibi serin kabaltına koyduğu tahta sedirin üzerine oturur , onunla sohbet ederlerdi. Bizim mahallenin insanları çok iyi, fakir babası insanlardı.Hergün sıra ile Hame teyzeye annem ve yengem dahil komşularımız yemek , kendilerine dar gelen ya da giymedikleri hırka, yelek , elbiseler verirlerdi.. O da hiç kibirlenmez alır, seve seve giyerdi. Birgün ben de Hame teyzeyi mutlu etmek istedim. Çünkü komşuların ona verdikleri şeyleri alırken yüzündeki o mahçup , biraz da minnetkar gülümseyen ve mutlu yüzünü görmek ve herkese ettiği gibi bana da dua etmesini istiyordum. Çocukluk işte.. Annem ve ablam giymediklleri kışlık giysilerini tahta bir dolabın içine naftalinleyip bohçalar, ya da içine lavanta kokulu küçük sabun parçacıkları koyarak kaldırırlardı. Beyaz bir bohçayı açtım ve elime siyah bir ceket geçti. Bana biraz küçülmüş gibi geldi. Ablam artık bunu giymez .. küçülmüş zaten .. Hame teyze ' de zayıf.. bu ceket ona olur.. önümüz kış giysin garibim, sevinsin bari.. Ceketi O ' na uzattığımda görmek istediğim o yüz ifadesini görüp çok sevindim ama endişe vardı biraz gözlerinde. Daha elini uzatıp almadan, -" Kızım annenin haberi var mı ? diye sordu. Doğrusu böyle birşey hiç aklıma gelmemişti. O' na yalan da söylemek istemiyordum. Onu mutlaka mutlu etmeliydim.. -Aman .. Hame teyze giymiyorlar işte.. al hadiiii... galiba çok içten ve yalvararak ceketi uzatmışım ki ! Beni kırmamak için elimden ceketi aldı. - " Allah razı olsun kızım.. Allah seni aziz etsin.. Şansın , bahtın açık olsun ! Ama sen yine de annene söyle.. annenden habersiz olmaz " dedi. - tamam söylerim dedim.Sırtımda çantam, zıplayarak , sekerek okul yolunu tuttum. Anneme söylemesem de olurdu, giyecekleri bohçalar dolusu giysileri var zaten.. amaaan .. ne olacak canım, annem farkında bile olmaz... Artık iyice havalar ısınmış , yaz gelmişti. Okullarımız tatil olmuştu. Masmananın önüne koca halleler (çok büyük altı isli kazanlanlar ) kuruluyor altı kor alevlerle cayır cayır ateşler yakılıyor ve hallelerde hedik pişiriliyordu. Mahallenin gelinleri aralarında şakalaşacak;- " Ala sana hedik kaynana, dişleri gedik kaynana , oğlun çerez getirmiş... sensiz yedik , kaynana.... " türküsünü söyler , gülüşerek hallenin başında yarenlik eder ( şakalaşırlar ) ,elleri yana yana kaynamakta olan hediği avuç avuç atıştırırlardı . Sokağımız dar olduğu için en geniş yer masmananın önüydü. Hame teyze komşularımıza elinde şapşak( uzun saplı çok büyük bakır kepçe) ile arada bir hediği karıştırıp, kıvamında pişip pişmediğini kontrol ederdi. Pişen hediklerin bir tencere kadarı tabaklara konuşup komşulara göz hakkı olarak dağıtılır, kalan hedikler damlara açılan şallara( büyük çarşaflara ) serilir, iki üç gün kurutulur. Sonra değirmenlere götürülür , orada köftelik ince bulgur ,( simit) birazı da pilavlık bulgur , sitti simidi ( çok inçe köftelik simit) çekilir.Evlerimizdeki tahta sandıklara konurdu. Sokakta hedik kaynatan her komşumuz Hame teyzenin kışlık bulgur ve simidini verirlerdi. Hame teyzenin çayı yoktu. İkindi vakti olunca komşular çayı demler, çaydanlıkla masmananın o serin dehlizine indirir, diyer komşular da, gerebiç( içi cevizli veya fıstıklı bayram kurabiyesi ), kek , puaça gibi şeyleri çayın yanında yemek için getirirlerdi. Artık masmana komşularımızın çay içip sohbet ettikleri bir nevi kadınlar kahvesi olmuştu.Hame teyze' yi kadın , erkek, çoluk çocuk çok seviyor ve güveniyorlardı. Öyle ki kocası ile arası bozulan komşu teyzeler ona dert yanıyorlardı. O da onlara nasihat ederdi. Hatta kocasından dayak yiyenler bile, masmanaya koşar, Hame teyzeye sığınırlardı. O da büyük bir olgunlukla onları teskin eder, kocalarını çağırır onları masmanada barıştırırdı. Yani masmana hem mahallenin Cafesi,o zamanların kadın sığınma yeri ve de huzurevi görevini de görüyordu. AYSEL MASMANACI BEŞOĞLU Eğitimci şair ve yazar şair