USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Depremde yıkılan binalarda müteahhidin ceza sorumluluğu nedir?

16-03-2023

Depremde yıkılan binalarda müteahhidin ceza sorumluluğu nedir?

 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve merkez üsleri Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan iki ayrı deprem sonucunda yıkılan bina ve yapıların müteahhitleri, yapımında görev alan yetki ve sorumluluk sahibi kişiler, bu binalara yapı ve iskan ruhsatı veren, denetiminde görev alan kamu görevlilerinin eylemleri nedeniyle ceza hukuku açısından sorumlulukları söz konusu olabilmektedir. Bu hususta, kişi ancak kusurlu bir davranışı bulunması halinde işlemiş olduğu fiilden sorumlu olmaktadır. Kusur ise kast ve taksir olarak ortaya çıkmaktadır. Şayet, gerekli özen gösterilmek suretiyle bina mevzuata uygun inşa edilmesine karşın depremde yine de hasar görmüş ya da yıkılmış ise kusur mevcut olmadığı için nedensellik bağı kesilecek olup, bu durumda ilgili kişilere de bir sorumluluk yüklenemeyecektir. Aksi durumda yapılan binaların deprem yönetmeliklerindeki kurallara aykırı olması halinde bu binaları yapan müteahhitler ile binaların yapımında görev alan diğer yetki ve sorumluluk sahibi kişilerin olası bir deprem afetinde binaların yıkılacağını öngörebildikleri kabul edilmektedir. Yani, deprem bölgesinde yer alan bir binanın taşıyıcı kolonun kesilmesi ya da kirişlerde çatlak olmasına rağmen sıvayla çatlakların kapatılması veyahut kiriş veya kolonların içlerinden elektrik kabloları geçirmek için delindiği durumlarda bu fiilleri gerçekleştiren kişilerin olası bir depremde binaların yıkılacağını ve içinde yaşayan insanların vefat edebileceğini öngörebiliyor olduğu varsayılmaktadır.  Bu hususta kast, suçun bilerek ve istenerek işlenmesini ifade ederken; taksir ise dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık sonucu suçun neticesinin öngörülemeyerek işlenmesi demektir. Taksirle adam öldürme suçu, kişinin yapmış olduğu hareketin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle birinin ölümüne neden olmasıdır. Bu hususta taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişinin iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı ve söz konusu fiilin , birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması durumunda ise , kişinin iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı Türk Ceza Kanunu’nda hüküm altına alınmıştır.

Olası kast ile ölüme neden olma suçu ise,  suç işleyen kişinin suçun kanundaki neticesini öngörmesine, bilmesine rağmen bu neticeye rıza göstermesi veya neticeyi önemsememesi durumunda söz konusu olmaktadır. Yani, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast söz konusu olmaktadır. Kanunda, suçun olası kast ile işlenmesi durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına, diğer suçlarda temel cezanın üçte birden yarısına kadar indirileceği hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte, inşaat şirketlerinin sattıkları evlerin depreme dayanıklı olmamasına rağmen deprem yönetmeliğine uygun ve depreme karşı dayanıklı olduğu hilesiyle satmaları durumunda da nitelikli dolandırıcılık suçu açısından sorumluluk yine söz konusu olabilmektedir.

Tüm bu hususlar doğrultusunda; ölüme neden olma suçu açısından bilinçli taksir ve olası kast ayrımı yapılırken binanın inşa edildiği zeminin doğru seçilip seçilmediği, inşaatın projeye uygun yapılıp yapılmadığı, binanın inşa edildiği zaman uygulanan deprem ve yapı mevzuatına uygun olup olmadığı, kullanılan malzemenin kalitesi gibi hususların bilirkişiler aracılığıyla araştırılarak binayı inşa eden müteahhitlerin, yapımında görev almış yetki ve sorumluluk sahibi kişilerin, imar affı bakımından binalara yapı kayıt belgesi veren kişi ve kurumların, riskli binaların tespitinde ve önlemlerin alınmasında ihmal gösteren kamu görevlilerinin ve diğer ilgili kişilerin bu konulardaki dikkat ve özen yükümlülüğüne ne derece önem verip vermediği değerlendirilmektedir.

 Av. Gülsen TUTOĞLU