VEREN AL ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR

16-06-2009

İslam peygamberi veren elin alan elden üstün olduğunu bizlere vazetmiş, gerçekten veren el olmaya çalışmak, veren el olmak için çaba göstermek, meşru zemin ve çerçevede bir sorumluluktur. Vermenin faziletini hissedemeyenler, vermenin zevkine varamayanlar, infak sorumluluğunu yerine getiremezler.

         .Bize verilen nimetlere şöyle bir baksak, hangimiz hangi nimetler için ne bedel ödedik veya ne bedel istendi bizde bunca nimetler için. Zengin fakir fark etmez, sadece nimetin cinsi değişir. Düşünsenize bir sahip olduğumuz nimetleri, vatanımız, anne babamız, çocuklarımız, eşlerimiz, kardeşlerimiz sağlığımız velhâsıl az veya çok sahip olduğumuz nimetler için kaç kuruş bedel ödedikte bunlara sahip olduk.

         Koskoca bir hiç değil mi? Çünkü Allah nimetini karşılıksız verir ve vermeden bizden hiç bir şey istemez, nimetlerini vermeden sorumluluk ta vermez Yani önce verir sonra sınar(bazen vermeden yoklukla da sınar ama bizim şimdi konumuz varlıkla sınanmak). Ayrıca Allah kullarından borcu veya emaneti almak için değil vermek için ister. Çünkü onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Sadece bizi imtihan eder. Acaba kulum benim verdiğim nimetlerden bana verebilecek mi diye. O sadece karşılığını vermek için bizden kendi için kendisi yolunda vermemizi ister. Ne mutlu imtihanını yüz akıyla verebilenlere.

         Allah için vermek Allaha emanet vermektir. Emanet veya borç güvenilen kişilere verilir. Asla güvenilmeyenlere emanet verilmez. Allah’a tam anlamıyla güvenenler kendilerine ait olduğunu sandıkları nimetlerden Allah’a borç verirler. Çünkü Allah tan daha güvenilir, daha sözüne sadık kim olabilir? Öyle değimli?

         Rabbimizin dünyalık nimetlerini bollaştıracağı ya da daraltacağına dair ayetler biliyoruz. Nimetin azaltılması veya çoğaltılası konusunda, iki kıstastan söz edebiliriz. Birincisinin imtihan için olduğunda şüphe yok. Ama diğerinin bizimle doğrudan bağlantılı olduğunu söylememiz gerek. Bizim nimetler karşısındaki duruşumuz, infak ve israf konusundaki dengemiz, şükür noktasındaki hassasiyetimizin, varlık veya yoklukla sınandığımızda, takınacağımız tavrımızın en belirleyici unsur olduğunu vurgulamak sanırım yanlış olmaz.

         Verilen nimetlerden yapılan hasenatın karşılığını Rabbimiz, bire on, bire yetmiş, bire yüz, hatta bire yedi yüz gibi çokluktan kinaye rakamlarla belirtmesi, nimetlerin verdikçe azalacağını değil tam tersine verdikçe artacağının müjdelenmesi değil de nedir? Normalde matematiksel olarak bir şeyden verilince o şeyin eksilmesi doğrudur. Ama biz burada matematiğin değil rabbimizin verdikçe nimetlerini artıracağına imanımız tam olmalıdır.

         Allah için ihtiyaç sahiplerine vermek, yoksulları gözetmek, yetimlerin başını okşamak, onlara sahip çıkmak Rabbimiz rızası için, içinde yaşadığımız topluma karşı en asli görevlerimizdir.

         Bugün Kilis te yoksul aileler için sadece barınak görevi görecek 60 metrelik evler yapılmaya başlandı. Şimdilik hedef yüz aileyi bu evlere kavuşturmak. Onlar bu evlere bila bedel kavuşacaklar. İmece yöntemiyle yapılacak bu evler karşılığını sadece Allah’tan bekleyenlerin bağışlarıyla hayat bulacaktır. Salih amel mi istiyorsunuz işte size Salih amel. Rabbim bizlere de Salih amel işlemeyi nasip etsin, âmin