Hedef: Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek
Takvimler 11 Eylül 2001’i gösterdiğinde, Amerikan Havayolları’na ait 4 yolcu uçağı kaçırıldı. İlk başta çok iyi kurgulanmış terör saldırıları olarak görünen bu olayın kısa süre sonra farklı hedefleri olan bir planın parçası olduğuna dair işaretler ortaya çıktı.
Kaçırılan dört uçaktan, üçü kısa sürede bir silaha dönüşmüştü. Bu uçaklardan ikisi New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kuleleri’ne, biri ise Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) binasına çarptı. Bir anda tüm dünyada büyük bir şok dalgası yaşandı. ABD’nin güvenlik ve finans merkezlerine yapılan bu saldırılar sonucu 3 binden fazla insan hayatını kaybetti, binlerce kişi de yaralandı.
İşte bu muamma dolu ve sırrı hala çözülemeyen saldırıların ardından ABD Başkanı George W. Bush’un ağzından isteyerek ya da istemeyerek bir cümle çıktı ve Bush “Haçlı Savaşları’nı başlatıyoruz” dedi. Ve daha öncesinde planlandığı anlaşılan kirli bir plan devreye sokuldu. Terörle savaş gerekçesiyle önce Afganistan, ardından hiçbir delil olmadan “Saddam’ın elinde kitle imha silahları var” denilerek 2003 yılının Mayıs ayında Irak işgal edildi.
Ve sonrasında takvimler 2010 yılını gösterdiğinde, Arap Baharı diye tarif edilen, sonrasında baharla yakından uzaktan alakası olmadığı anlaşılan, halkların haklı taleplerinin istismarına dönüşen süreçte, bazı ülkeler ve bölgemiz istikrarsız hale getirildi. Etnik ve mezhepsel farklılıklar üzerinden kaos ve çatışma planları devreye sokuldu. Pentagon’un kimi danışmanları “5 devletten 14 devlet çıkaracağız” diyecek kadar ileri gitti. Yeni devletleri Şiistan, Sünnistan, Alevistan gibi bölümlere ayıracaklarını yazıp çizdiler. Suriye, Yemen iç savaşa çekildi. Irak’ta terörle mücadele bahane edilerek yeniden ABD varlığı güçlendirildi. DEAŞ denilen bir örgüt birden neredeyse Irak’ı tamamen kontrol altına alacaktı. Terör örgütü PKK’nın kolları olan YPG, PJAK aktifleştirildi. Tekfirci örgütler oluşturuldu. Bölgede sadece Türkiye ve İran hariç hemen hemen tüm ülkelerde iç savaşlar çıkartıldı.
Türkiye’de Hendek olaylarıyla iç savaş ve 15 Temmuz ile de darbe senaryoları devreye sokulsa da bunlardan sonuç alamadılar. Sonrasında iktidar kamplaşma, kutuplaşma, ayrıştırma üzerinden söylemler geliştirse de iktidar ve muhalefetin ilk başlarda, zor dönemlerde sağlam diyalog kurması, birlik mesajları vermesi kirli planları tarihin çöplüğüne attı.
İran’da ise bazen ekonomik bazen de toplumsal meseleler üzerinden karışıklıklar çıkarılmaya çalışıldı. İran da bu tehlikeleri atlatmayı başardı. Bütün bunlardan Türkiye ve İran içinde sorunların olmadığı anlamı da tabi ki çıkarılmamalıdır. Elbette sorunlar vardı. Bazen her iki ülkenin de yöneticilerinin gelişmeleri doğru okuyamaması, kargaşanın yayılmasına zemin oluşturuldu.
Şimdi 11 Eylül’e benzer bir süreçten daha geçiyoruz. Filistin – Gazze’de 7 Ekim sonrası gelinen durum bize bir kez daha gösterdi ki Siyonizm- Evanjelizm ittifakı “Büyük İsrail’i” kurmak için bölgeyi ateş çemberine çevirmeye çalışmaktan geri adım atmayacak. ABD’nin açık bir şekilde İsrail’e karşı cephe oluşturan güçleri Irak, Suriye ve Yemen’de hedef alması doğru okunmalıdır. Terör örgütü PKK’nın sınırlarımıza sistematik saldırılar düzenlemesi ve İran’ın Kirman eyaletinde 100’den fazla sivilin katledilmesi aslında büyük bir yapbozun parçaları olduğu gerçeği dikkatlerden kaçmamalıdır.
Bugün hedefte artık Türkiye ve İran var. Siyonist-Evanjelik ittifak bölgenin iki önemli ülkesini hedef tahtasına oturtmuş durumda. Burnumuza pis kokular geliyor. Sanki yakın gelecekte bazı provokasyonlar devreye sokulacak gibi endişeler çok da yersiz değil.
Bu arada Türkiye ve İran’ın bütün meselelerde aynı düşünmesini beklemek işin doğasına, eşyanın tabiatına aykırıdır. Ancak bu gerçeğe rağmen 1639 Kasr-ı Şirin’den bugüne sınır ihtilafı yaşamayan iki ülkenin birlikte yapabilecekleri birçok şey olduğu da ortadadır. İç içe geçmiş kültürel, sosyal, siyasi, ekonomik ortaklıklar birlikte hareket edilebilecek alanlar için çok önemli zemin oluşturmaktadır.
Mezhep farklılıkları üzerinden bir değerlendirme yapmak istemem ama bu konu üzerinden zihinlere düşmanlık mayınları döşeyen kimi gafiller, Türklerin Müslüman olmasına vesile olanların İranlılar olduğunu, İranlıların Şii olmasına katkı sağlayanların da Türkler olduğu gerçeğini atlamasınlar. Peygamber, namaz, abdest gibi artık kendi dilimizin bir parçası olan tanımların Farsça olduğunu hatırlasınlar. Yavuz Sultan Selim’in şiirlerini Farsça kaleme almasının kültürel olarak iç içe geçmişliğin önemli bir delili olduğunu görsünler. Bunun yanında İranlılar da Selçuklu Devleti’nin İran toprakları üzerinde bıraktığı kalıcı izleri ve o coğrafyadaki mirasının hakkını teslim etsinler.
Ayrıca küresel güçler 1980-1988 arasında İran –Irak Savaşı’nda nasıl tuzak kurdularsa, bugün de iki ülke arasında böyle bir tuzağın işaretlerini görmek isteyen gözlere gösteriyorlar. Her iki ülke de doğru bir süreç yönetemezse, Sünniliğin, Şiiliğin kardeş halkların arasına döşenen birer atom bombası olduğu gerçeğini acı bir şekilde tecrübe etmek zorunda kalabilirler.
İşte bu kirli planlara karşı Türkiye ve İran mutlaka ama mutlaka uyanık olmalıdır. Rekabet içinde dayanışma mümkündür. Farklı hedefler olabilir. Bölgesel gerçeklikler farklı adımların atılmasını da getirebilir. Ancak bu farklılıkların Türkiye ve İran’ın karşı karşıya gelmesine asla izin verilmemelidir. Allah korusun Türkiye ile İran karşı karşıya gelirse bundan her iki ülke de büyük kayıplarla çıkacaktır. Her iki kesimde de sürekli düşmanlık tohumları ekmeyi marifet sayanlar, 70 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’nın ardından birbirlerini öldürerek bitiremeyeceklerini anlayan Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği’nin temellerini nasıl attıklarını incelesinler.
Bugün artık Türkiye ve İran arasındaki sorunların aşılamayacak problemler olmadığı bilinmelidir. Suriye, Irak ve diğer alanlarındaki fikir ayrılıkları minimum seviyeye indirilmelidir. İhtimal vermiyorum ama şayet iddia edildiği gibi İran’ın bir Şii hilali oluşturma çabası varsa bunun bölge gerçekleriyle örtüşmediğinin farkına varılmalıdır. Herkes bu bölgede birbirinin hukukunu koruyarak ayakta kalabilir. Aksi yaklaşımlar küresel güçlerin ekmeğine yağ sürmektir.
Türkiye ve İran arasındaki bölgesel iş birliği girişimleri artırılmalı ve terörle mücadelede ortak hareket edilmelidir. Bölgeyi ateş çemberine çevirmeyi hedefleyenlerin kirli planlarına karşı Ankara ve Tahran ilişkilerini mutlaka ama mutlaka sağlıklı bir zeminde yürütmelidir.
Unutulmamalıdır ki her iki ülkenin barış ve huzuru demek sadece Türkiye ve İran’ın hayrına değil, bütün bir bölgenin ihtiyacı olan bir yaklaşım olacaktır. Çünkü Türkiye İran’ın batıya açılan kapısı, İran da Türkiye’nin doğuya açılan kapısıdır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Amerikalılar Narkozdan Uyanıyor mu?
05-05-2024
-
Türkiye, Irak ve Kalkınma Yolu Projesi
28-04-2024
-
Gitti IMF, Geldi Dünya Bankası; Peki Değişen Nedir?
21-04-2024
-
Netanyahu "can" çekişiyor…
14-04-2024
-
"Kalpgah’a sahip olan dünyayı yönetir"
01-04-2024
-
Moskova'da kanlı gece: Putin şimdi ne yapacak?
24-03-2024
-
Gazze'de tehlikeli oyunlar
18-03-2024
-
Dünya ikinci Trump dönemine hazır mı?
10-03-2024
-
Hedef: Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek
26-02-2024
-
Tunus: Devrim neden başarısız oldu?
18-02-2024
-
Kahire ortak hareket ederse bölgede neler değişir?
11-02-2024
-
ABD Orta Doğu’dan Çekilir mi?
05-02-2024
-
Türkiye’nin İsveç-NATO Kararı Hayırsız “Evet” mi?
29-01-2024
-
Lahey Adalet Divanı ve Soykırım Suçlusu İsrail
15-01-2024
-
Ortadoğu'yu Sarsan Olayların Perde Arkası
09-01-2024
-
2023 Yılının Sonuna Doğru Akılda Kalanlar
25-12-2023
-
Hasan Bitmez Ağabeye
17-12-2023
-
İsrail'in Sinsi Planı: Böl, Parçala, Yönet/Yok Et…
12-12-2023
-
Avrupa Komisyonu Raporu ve Türkiye
04-12-2023
-
Kıbrıs ve İsrail vatandaşlarına toprak satışları
27-11-2023
-
Gazze’de Yaşananlar Neden Bir Soykırımdır?
19-11-2023
-
Cumhuriyet Umuttur…
03-11-2023
-
“Ya Rab, Bu Uğursuz Gecenin Yok mu Sabahı?”
22-10-2023
-
Tarihin Sonu mu, İnsanlığın Sonu mu?
20-10-2023
-
Meclis Açılırken Gündemde Neler Var?
01-10-2023
-
Doğu Türkistan ve Yaşananların Arka Planı
24-09-2023
-
ABD-Ermenistan Tatbikatı ve Rusya
10-09-2023
-
Darbeler Serisi, Afrika ve Özgürlük
03-09-2023
-
Rusya, Putin ve Wagner, Prigojin
27-08-2023
-
Genç İşsizlerin Sayısı Neden Artıyor?
20-08-2023
-
Deneme-Yanılma Siyaseti
17-08-2023
-
Afrika Uyanışı ve Türkiye
06-08-2023
-
En Büyük Kaynak İsrafı; Beyin Göçü
30-07-2023
-
Siyasi Tavizler ve Orta Gelir Grubu Sorunu
26-07-2023
-
Türkiye, İsveç’in NATO Üyeliğine Neden Onay Verdi?
16-07-2023
-
Yeni Grup, Taze Kan
09-07-2023
-
Seçim Zamanları Dışında İktidarları Denetlemek
02-07-2023
-
Taşeron Ordular Çağı
25-06-2023
-
14 Mayıs, Kamuoyu ve Doğru Anket Nasıl Yapılır?
07-05-2023
-
Sudan Neden Bu Halde?
30-04-2023
-
Oyuna gelmemek
05-02-2023
-
ABD’nin F-16 oyunları
02-02-2023
-
Parti Devleti ve Dünün Yanlışlarından Ders Almamak
18-01-2023
-
Türkiye – Suriye Normalleşmesi, ABD ve Avrupa Birliği
16-01-2023
-
“Tensipleriyle ve talimatlarıyla”
15-01-2023
-
Cumhurbaşkanı adayı ve çalışma yöntemi tartışmalarına dair…
09-01-2023
-
Yunanistan’ın hedefi ne?
08-01-2023
-
“Bir Seçim Nasıl Kazanılır?”
01-01-2023
-
Demokrasi, seçim, anayasa, gençler, özgürlük, güvenlik ve Tunus
25-12-2022
-
Büyük Orta Doğu Projesi ve “Condi’nin Savaşları”
11-12-2022
-
Suriye, Mısır ve Kurumsal Akıl
08-12-2022
-
Seçmen Davranışları Değişiyor mu?
05-12-2022
-
Mısır ile Normalleşme
30-11-2022
-
“Suriye ile Sil Baştan…”
29-11-2022
-
İstiklal Caddesi Terör Saldırısı
28-11-2022
-
Türk Devletleri Teşkilatı ve KKTC
27-11-2022
-
Bir Beka Sorunu Olarak İç Göç…
06-11-2022
-
Saatleri İktidara Ayarlama Kongresi
04-11-2022
-
Muhalefetteki Son Kongre…
31-10-2022
-
Medya, Hakikat, Siyaset ve Toplum
24-10-2022
-
“Mızıka Çalındı Düğün mü Sandın”
23-10-2022
-
Rusya İçin Ukrayna Tüneli’nden Bir Çıkış Yolu Var mı?
21-10-2022
-
Sağ, Sol, CHP ve Başörtüsü
20-10-2022
-
Altılı Masa Neden Başarılı Olmak Zorunda?
19-10-2022
-
Tehlike Çok Büyük…
18-10-2022
-
Mussolini’nin Ruhu İtalya’ya Geri mi Dönüyor?
14-10-2022
-
Soğuğundan Sıcağına Doğru Savaş ve ABD-Rusya Hesaplaşması
26-09-2022
-
Nancy Pelosi’nin Gözyaşları
25-09-2022
-
Şanghay, Fotoğraflar Savaşı ve Türkiye
18-09-2022
-
“Açık Balkan-Open Balkan” Girişimi ve Bölgesel Barış
14-09-2022
-
Malezya İslam Partisi Kongre İzlenimleri
11-09-2022
-
Sovyetler, Rusya ve Gorbachev
04-09-2022
-
Son Gündem ve İmam Hatip Okulları
28-08-2022
-
Romantizm Tutsaklığı veya Günlük Politikalarla Devlet Yönetmek
21-08-2022
-
Suriye ve ayaküstü diplomasi
14-08-2022
-
Soçi Zirvesinin Bazı Şifreleri
12-08-2022
-
Tayvan restleşmesinin kazananı kim?
07-08-2022
-
Tahıl Diplomasisi
31-07-2022
-
Merkel Usulü Devir Teslim ve Schwäbische Hausfrau
17-07-2022
-
İktidarın seçimleri kaybetmesi dünyanın sonu mu?
03-07-2022
-
Samsun – Çarşamba, Terme Notları
28-06-2022
-
Batı, Bu İktidarın Devam Etmesini mi İstiyor?
26-06-2022
-
Partilere Üyelik ve Türkiye Örneği
22-06-2022
-
Yunanistan seçimleri ne zaman?
19-06-2022
-
Teknoloji, Medya, Toplum ve Siyaset
09-06-2022
-
Saadet Partisi Ne Yapmaya Çalışıyor?
05-06-2022
-
Konu Yine Tarım, Okumayın, Üzülürsünüz
29-05-2022
-
Sahi GAP Projesi Ne Oldu?
22-05-2022
-
“Ene Şirin Ebu Akile”
15-05-2022
-
“KUDÜS’ÜN, SİNA’NIN BAYRAMI NASIL?”
02-05-2022
-
Sığınmacılar, Göçmenler ve Suriye ile Görüşmek
24-04-2022
-
UKRAYNA'YI ALIP,RUSYA'YI KAYBETMEK
28-02-2022
-
MUHALEFETİN YUVARLAK MASASI, İTTİFAKLAR VE KOALİSYON
20-02-2022
-
KIRILGAN DEVLETLER VE İNSANİ YAŞAM STANDARTI
13-02-2022
-
UKRAYNA'DAN BİR VİETNAM ÇIKAR MI?
30-01-2022
-
FİLİSTİN İÇİN "DAYANIŞMA BİR EYLEMDİR"
23-01-2022
-
MEŞHUR ANNE SÖZÜ VE UKRAYNA
16-01-2022
-
SAKIN YUKARI BAKMA!
09-01-2022
-
SURİYE'DE ÇÖZÜMÜN AYAK SESLERİ Mİ?
02-01-2022
-
İKİ PAPA VE ROMALILAŞAN HIRİSTİYANLIK
30-12-2021
-
"NEREYE GİDECEK BU İŞİN SONU..."
22-12-2021
-
AH LİYAKAT, AH MERİTOKRASİ
19-12-2021
-
YERLİ MALI HAFTASI'NI HATIRLAYAN VAR MI?
14-12-2021
-
BÖLGEMİZ SICAK SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR
12-12-2021
-
TÜRKİYE'NİN KENDİ OLMASI ÇOK MU ZOR?
08-12-2021
-
SURİYE'NİN HATAY AÇIKLAMASI NASIL OKUNMALI?
05-12-2021
-
TENCERENİN HATIRLATTIKLARI
30-11-2021
-
DIŞ POLİTİKA VE KIRMIZI ÇİZGİLER
29-11-2021
-
KIBRIS'TAN NOTLAR VE DEVLETİN ADI MESELESİ
21-11-2021
-
SQULD GAME VE ADALETİN BU MU DÜNYA?
17-11-2021
-
NEMESİS NEDİR?
07-11-2021
-
GÖRÜNEN KÖY
02-11-2021
-
BÜYÜKELÇİLER,AVRUPA KONSEYİ,AİHM, KAVALA VE TÜRKİYE'NİN SÜREÇ YÖNETİMİ
31-10-2021
-
DIŞ POLİTİKANIN İHTİYACI
24-10-2021
-
YUNANİSTAN ÜZERİNDEN KURGULANAN PLANLAR
19-10-2021
-
SOKAK NE DİYOR?
13-10-2021
-
DIŞ POLİTİKADA GÜNÜ KURTARMAK MI? GELECEĞİ KURGULAMAK MI?
11-10-2021
-
ALMAN SEÇMENİ NE MESAJ VERDİ?
28-09-2021
-
BOP -"BÜYÜK OSMANLI PROJESİ"
26-09-2021
-
AKDENİZ’DE NASIL KUŞATILIYORUZ?
21-09-2021
-
İSLAMOFOBİ BİR İNSANLIK SUÇUDUR
19-09-2021
-
İDLİB'TE DÜĞMEYE KİM BASTI?
14-09-2021
-
TÜRKİYE SEÇİM ATMOSFERİNE GİRDİ Mİ?
05-09-2021
-
IRAK'TA BİR ŞEYLER OLUYOR
31-08-2021
-
AFGANİSTAN İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
29-08-2021