Kıbrıs ve İsrail vatandaşlarına toprak satışları
Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) bakışında, 1999 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) aday ülke olmasıyla birlikte büyük değişiklikler olmaya başladı. AB’nin, üyeliğin önünde en büyük engelin Kıbrıs olduğuna dair söylemleri Türkiye’deki iktidarların Kıbrıs’ı gözden çıkarmalarına altyapı oluşturdu. Mevcut iktidarın işbaşına geldiği ilk yıllarda Kıbrıs neredeyse toptan kaderine terk edilmişti. Annan Planı çerçevesinde KKTC’nin tamamen tarihten silineceği bir süreçte bu iktidar planın referandumla kabul edilmesi için yoğun çaba gösterdi. Tek bir hedef vardı; o da AB’ye üye olmak.
AB yegâne medeniyet projesiydi. AK Parti iktidarına göre Kıbrıs’da çözüm için belli oranda toprak devri dâhil her cesur(!) karar alınabilirdi. 2004 Annan Referandumu’nda Rum tarafının “hayır” demesi ile birlikte plan hayata geçirilemedi. Buna rağmen bu iktidarın tehlikeyi fark etmesi için 2017’ye kadar beklemesi gerekecekti. “İki devletli çözüm” söylemi ancak 2017 yılında tekrar dillendirilir oldu. Tabii bu arada sosyal açıdan önemli sıkıntılar ortaya çıktı. Annan Planı’na “evet” desinler diye yoğun propaganda bombardımanına maruz kalan Kıbrıs halkı, zihinsel olarak çıkmazlara sürüklendi. Acı gerçek şudur ki, Kıbrıs halkının belli bir kesimi özellikle ekonomik gerekçelerle AB üyesi ülke vatandaşı olmak için yoğun bir beklenti içine girdi. ‘Madem Türkiye de böyle olmasını istiyor, o zaman demek ki bir bildikleri vardır’ şeklinde düşünceler yaygın şekilde paylaşılır oldu. Bu iktidarın AB’nin tuzağına düştüğünü anlaması için 9 yıl geçti. Bu 9 yıl Kıbrıs toplumunda “çözüm” adı altında neredeyse Güney’in yol haritasına onay verecek bir sonuç ortaya çıkardı.
Tam da bu dönemde kamuoyunda KKTC’de İsraillilere toprak satışlarının yapıldığına dair bilgiler yayılmaya başladı. İsrail vatandaşlarından bazıları doğrudan tapuları kendi üzerlerine almıyor, hissenin yüzde 51’inin sahibinin KKTC vatandaşı göründüğü şirketler üzerinde toprak sahibi oluyorlardı. Değerinin çok üzerinde ödenen bedellerle, hülle yöntemlerinin kullanıldığı satış operasyonları KKTC için tehlike çanlarının kulakları sağır edercesine yakından geldiğinin işaretleriydi.
Bendeniz geçtiğimiz yıl 20 Temmuz Barış Harekâtı kutlamaları için adada yaptığımız görüşmelerde bu tehlikeyi bizzat devlet yetkililerine aktarmış ve bir an önce önlem alınması gerektiğine dair kanaatlerimi paylaşmıştım. Sonrasında bu konuyu araştırmak üzere bir komisyon kurulduğu haberiyle birlikte ortak hassasiyetin oluştuğunu görmekten de memnuniyet duydum. Şimdi yine bu konu gündemde. Görünen o ki zannedilenden çok daha derin endişeler toplumun aklıselim sahibi kesimleri tarafından takip ediliyor. Gazze’de yaşanan son gelişmelerin Kıbrıs’la ilgili bu hassasiyetleri artırmış olması da ihtimal dâhilindedir. Çünkü İsrail’in Gazze’yi işgal hedefiyle birlikte Akdeniz’de güç dengelerinin bundan etkileneceği aşikârdır. ABD, İngiliz donanmalarının boy gösterdiği bir yerde Türkiye’nin bu gelişmelere karşı kayıtsız kalmasının beklenemeyeceği gibi bu durum doğru da olmayacaktır.
Söz Gazze’ye, Filistin’e gelmişken acı da olsa bazı tarihi gerçekleri, bugüne katkısı olması düşüncesiyle ifade etmekte fayda var.
Sultan Abdülhamit’in Filistin’e bakışını dünyada artık bilmeyen kalmadı. Filistin topraklarındaki demografik yapının değiştirilmemesi için özel kanunlar çıkarmış ve bu kanunlar yoluyla bunu sağlamaya çalışmıştı.
Gel gör ki o dönemde bölgede görevli kimi Osmanlı nüfus idaresinde çalışan bürokratlar, kirli ilişkiler içine girmişler, özellikle Rusya’daki siyasi çalkantılardan kaçan Yahudileri sanki 350-400 yıldan beri Filistin’de yaşıyorlarmış gibi evraklar düzenleyerek sultanın bu kararlılığına gölge düşürmüşlerdi. Bugün Kıbrıs’ta hülle yoluyla İsraillilere toprak satışına aracılık edenlerin, o günkü nüfus idaresi bürokratlarından bir farkı yoktur. Onların paraya tapınmaları 40-50 yıl sonra nasıl Filistin’i perişan ettiyse, bu tehdit aynı zamanda Kıbrıs için de geçerlidir.
Türkiye’de para karşılığı vatandaşlık verilmeye başlandığı ilk yıllarda, Güneydoğu’da toprak satışlarına dair söylentilerin yayıldığı dönemlerde, şu anda AK Parti’nin üst düzey yöneticiliğini yapmaya devam eden, aynı zamanda milletvekili olan bir arkadaşıma endişelerimi dile getirmiştim.
O da, “Toprakları alıp sırtlarında götürmeyecekler” diye cevap vermişti. Hâlâ aynı düşünüyor mu bilmiyorum ama geldiğimiz durum hem Türkiye hem de Kıbrıs için maalesef çok tehlikeli boyutlara ulaştı.
Hep söylediğimiz bir hayat gerçeğini bir kere daha ifade etmek isterim. Türkiye çözüm yanlısı görünmek adına, kendi güvenliğini de tehlikeye atacak adımlardan kaçınmalı ve sorunlarla yaşamayı başaracak yol ve yöntemleri bulup çıkarmalıdır. Kıbrıs’ta çözüm adına geri adım atmak hele de bu saatten sonra ‘siz zahmet etmeyin biz ilmeği kendi boğazımıza geçiririz, hem de sehpaya kendimiz tekme atarız’ demektir.
Başta KKTC devleti yetkilileri, sonra da Türkiye olmak üzere sorumluluk sahibi olan herkes Yahudilere adada toprak satıldığına dair iddiaların her birini ciddiye almalıdır. Bu bizler için hayat-memat meselesidir. Yahudi yerleşimcilerin ellerinde hiçbir belge, tapu, kayıt olmadığı halde Filistinlilerin yüzlerce yıldır yaşadıkları evlerine hukuksuz bir şekilde el koyduğu bir ortamda, toprak satışının ne anlama gelebileceğini düşünmek için başkaca örneğe herhalde gerek yoktur.
Mustafa Kaya
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Amerikalılar Narkozdan Uyanıyor mu?
05-05-2024
-
Türkiye, Irak ve Kalkınma Yolu Projesi
28-04-2024
-
Gitti IMF, Geldi Dünya Bankası; Peki Değişen Nedir?
21-04-2024
-
Netanyahu "can" çekişiyor…
14-04-2024
-
"Kalpgah’a sahip olan dünyayı yönetir"
01-04-2024
-
Moskova'da kanlı gece: Putin şimdi ne yapacak?
24-03-2024
-
Gazze'de tehlikeli oyunlar
18-03-2024
-
Dünya ikinci Trump dönemine hazır mı?
10-03-2024
-
Hedef: Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek
26-02-2024
-
Tunus: Devrim neden başarısız oldu?
18-02-2024
-
Kahire ortak hareket ederse bölgede neler değişir?
11-02-2024
-
ABD Orta Doğu’dan Çekilir mi?
05-02-2024
-
Türkiye’nin İsveç-NATO Kararı Hayırsız “Evet” mi?
29-01-2024
-
Lahey Adalet Divanı ve Soykırım Suçlusu İsrail
15-01-2024
-
Ortadoğu'yu Sarsan Olayların Perde Arkası
09-01-2024
-
2023 Yılının Sonuna Doğru Akılda Kalanlar
25-12-2023
-
Hasan Bitmez Ağabeye
17-12-2023
-
İsrail'in Sinsi Planı: Böl, Parçala, Yönet/Yok Et…
12-12-2023
-
Avrupa Komisyonu Raporu ve Türkiye
04-12-2023
-
Kıbrıs ve İsrail vatandaşlarına toprak satışları
27-11-2023
-
Gazze’de Yaşananlar Neden Bir Soykırımdır?
19-11-2023
-
Cumhuriyet Umuttur…
03-11-2023
-
“Ya Rab, Bu Uğursuz Gecenin Yok mu Sabahı?”
22-10-2023
-
Tarihin Sonu mu, İnsanlığın Sonu mu?
20-10-2023
-
Meclis Açılırken Gündemde Neler Var?
01-10-2023
-
Doğu Türkistan ve Yaşananların Arka Planı
24-09-2023
-
ABD-Ermenistan Tatbikatı ve Rusya
10-09-2023
-
Darbeler Serisi, Afrika ve Özgürlük
03-09-2023
-
Rusya, Putin ve Wagner, Prigojin
27-08-2023
-
Genç İşsizlerin Sayısı Neden Artıyor?
20-08-2023
-
Deneme-Yanılma Siyaseti
17-08-2023
-
Afrika Uyanışı ve Türkiye
06-08-2023
-
En Büyük Kaynak İsrafı; Beyin Göçü
30-07-2023
-
Siyasi Tavizler ve Orta Gelir Grubu Sorunu
26-07-2023
-
Türkiye, İsveç’in NATO Üyeliğine Neden Onay Verdi?
16-07-2023
-
Yeni Grup, Taze Kan
09-07-2023
-
Seçim Zamanları Dışında İktidarları Denetlemek
02-07-2023
-
Taşeron Ordular Çağı
25-06-2023
-
14 Mayıs, Kamuoyu ve Doğru Anket Nasıl Yapılır?
07-05-2023
-
Sudan Neden Bu Halde?
30-04-2023
-
Oyuna gelmemek
05-02-2023
-
ABD’nin F-16 oyunları
02-02-2023
-
Parti Devleti ve Dünün Yanlışlarından Ders Almamak
18-01-2023
-
Türkiye – Suriye Normalleşmesi, ABD ve Avrupa Birliği
16-01-2023
-
“Tensipleriyle ve talimatlarıyla”
15-01-2023
-
Cumhurbaşkanı adayı ve çalışma yöntemi tartışmalarına dair…
09-01-2023
-
Yunanistan’ın hedefi ne?
08-01-2023
-
“Bir Seçim Nasıl Kazanılır?”
01-01-2023
-
Demokrasi, seçim, anayasa, gençler, özgürlük, güvenlik ve Tunus
25-12-2022
-
Büyük Orta Doğu Projesi ve “Condi’nin Savaşları”
11-12-2022
-
Suriye, Mısır ve Kurumsal Akıl
08-12-2022
-
Seçmen Davranışları Değişiyor mu?
05-12-2022
-
Mısır ile Normalleşme
30-11-2022
-
“Suriye ile Sil Baştan…”
29-11-2022
-
İstiklal Caddesi Terör Saldırısı
28-11-2022
-
Türk Devletleri Teşkilatı ve KKTC
27-11-2022
-
Bir Beka Sorunu Olarak İç Göç…
06-11-2022
-
Saatleri İktidara Ayarlama Kongresi
04-11-2022
-
Muhalefetteki Son Kongre…
31-10-2022
-
Medya, Hakikat, Siyaset ve Toplum
24-10-2022
-
“Mızıka Çalındı Düğün mü Sandın”
23-10-2022
-
Rusya İçin Ukrayna Tüneli’nden Bir Çıkış Yolu Var mı?
21-10-2022
-
Sağ, Sol, CHP ve Başörtüsü
20-10-2022
-
Altılı Masa Neden Başarılı Olmak Zorunda?
19-10-2022
-
Tehlike Çok Büyük…
18-10-2022
-
Mussolini’nin Ruhu İtalya’ya Geri mi Dönüyor?
14-10-2022
-
Soğuğundan Sıcağına Doğru Savaş ve ABD-Rusya Hesaplaşması
26-09-2022
-
Nancy Pelosi’nin Gözyaşları
25-09-2022
-
Şanghay, Fotoğraflar Savaşı ve Türkiye
18-09-2022
-
“Açık Balkan-Open Balkan” Girişimi ve Bölgesel Barış
14-09-2022
-
Malezya İslam Partisi Kongre İzlenimleri
11-09-2022
-
Sovyetler, Rusya ve Gorbachev
04-09-2022
-
Son Gündem ve İmam Hatip Okulları
28-08-2022
-
Romantizm Tutsaklığı veya Günlük Politikalarla Devlet Yönetmek
21-08-2022
-
Suriye ve ayaküstü diplomasi
14-08-2022
-
Soçi Zirvesinin Bazı Şifreleri
12-08-2022
-
Tayvan restleşmesinin kazananı kim?
07-08-2022
-
Tahıl Diplomasisi
31-07-2022
-
Merkel Usulü Devir Teslim ve Schwäbische Hausfrau
17-07-2022
-
İktidarın seçimleri kaybetmesi dünyanın sonu mu?
03-07-2022
-
Samsun – Çarşamba, Terme Notları
28-06-2022
-
Batı, Bu İktidarın Devam Etmesini mi İstiyor?
26-06-2022
-
Partilere Üyelik ve Türkiye Örneği
22-06-2022
-
Yunanistan seçimleri ne zaman?
19-06-2022
-
Teknoloji, Medya, Toplum ve Siyaset
09-06-2022
-
Saadet Partisi Ne Yapmaya Çalışıyor?
05-06-2022
-
Konu Yine Tarım, Okumayın, Üzülürsünüz
29-05-2022
-
Sahi GAP Projesi Ne Oldu?
22-05-2022
-
“Ene Şirin Ebu Akile”
15-05-2022
-
“KUDÜS’ÜN, SİNA’NIN BAYRAMI NASIL?”
02-05-2022
-
Sığınmacılar, Göçmenler ve Suriye ile Görüşmek
24-04-2022
-
UKRAYNA'YI ALIP,RUSYA'YI KAYBETMEK
28-02-2022
-
MUHALEFETİN YUVARLAK MASASI, İTTİFAKLAR VE KOALİSYON
20-02-2022
-
KIRILGAN DEVLETLER VE İNSANİ YAŞAM STANDARTI
13-02-2022
-
UKRAYNA'DAN BİR VİETNAM ÇIKAR MI?
30-01-2022
-
FİLİSTİN İÇİN "DAYANIŞMA BİR EYLEMDİR"
23-01-2022
-
MEŞHUR ANNE SÖZÜ VE UKRAYNA
16-01-2022
-
SAKIN YUKARI BAKMA!
09-01-2022
-
SURİYE'DE ÇÖZÜMÜN AYAK SESLERİ Mİ?
02-01-2022
-
İKİ PAPA VE ROMALILAŞAN HIRİSTİYANLIK
30-12-2021
-
"NEREYE GİDECEK BU İŞİN SONU..."
22-12-2021
-
AH LİYAKAT, AH MERİTOKRASİ
19-12-2021
-
YERLİ MALI HAFTASI'NI HATIRLAYAN VAR MI?
14-12-2021
-
BÖLGEMİZ SICAK SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR
12-12-2021
-
TÜRKİYE'NİN KENDİ OLMASI ÇOK MU ZOR?
08-12-2021
-
SURİYE'NİN HATAY AÇIKLAMASI NASIL OKUNMALI?
05-12-2021
-
TENCERENİN HATIRLATTIKLARI
30-11-2021
-
DIŞ POLİTİKA VE KIRMIZI ÇİZGİLER
29-11-2021
-
KIBRIS'TAN NOTLAR VE DEVLETİN ADI MESELESİ
21-11-2021
-
SQULD GAME VE ADALETİN BU MU DÜNYA?
17-11-2021
-
NEMESİS NEDİR?
07-11-2021
-
GÖRÜNEN KÖY
02-11-2021
-
BÜYÜKELÇİLER,AVRUPA KONSEYİ,AİHM, KAVALA VE TÜRKİYE'NİN SÜREÇ YÖNETİMİ
31-10-2021
-
DIŞ POLİTİKANIN İHTİYACI
24-10-2021
-
YUNANİSTAN ÜZERİNDEN KURGULANAN PLANLAR
19-10-2021
-
SOKAK NE DİYOR?
13-10-2021
-
DIŞ POLİTİKADA GÜNÜ KURTARMAK MI? GELECEĞİ KURGULAMAK MI?
11-10-2021
-
ALMAN SEÇMENİ NE MESAJ VERDİ?
28-09-2021
-
BOP -"BÜYÜK OSMANLI PROJESİ"
26-09-2021
-
AKDENİZ’DE NASIL KUŞATILIYORUZ?
21-09-2021
-
İSLAMOFOBİ BİR İNSANLIK SUÇUDUR
19-09-2021
-
İDLİB'TE DÜĞMEYE KİM BASTI?
14-09-2021
-
TÜRKİYE SEÇİM ATMOSFERİNE GİRDİ Mİ?
05-09-2021
-
IRAK'TA BİR ŞEYLER OLUYOR
31-08-2021
-
AFGANİSTAN İÇİN KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ
29-08-2021